Zaman Online: Kültürlerarasi diyalog çabalarina övgü

ABD’nin Chicago kentinde yapilan ‘dinlerarasi diyalog’ konulu sempozyumunun ikinci ve son günü yine birbirinden ilgi çekici paneller ve etkinliklerle geçti. Chicago Üniversite Kulübü’nde yapilan ‘Sufi Düsüncesi ve Güncel Konular’ konulu panelde Chicago Loyola Üniversitesi’nden Marcia Hermansen, Vatikan Dinlerarasi Diyalog Sekreteryasi’ndan Dr. Thomas Michel, Catholic Thelogical Union’dan Scott Alexander ve Notre Dame Üniversitesi’nden Asma Afsuriddin konustu.

Marcia Hermansen, Sufi hareketlerinin tarihsel ve toplumsal perspektiften genis bir tasnifini yapti. Dr. Thomas Michel, Fetullah Gülen’in bir sufi olup olmadigi sorusuna cevap bulmaya çalisti. Gülen’in sufi ögretilerini ‘Müslüman erenlerin birikmis bilgeligi’ olarak gördügünü ifade eden Michel, Gülen için sufizmin ‘insanliga hizmet programi’ sunan bir disiplin oldugunu kaydetti. Michel’e göre Said Nursi için ‘sahsi transformasyon’ daha büyük önem tasirken Gülen, ‘özellikle egitim yoluyla toplumsal transformasyonu’ en az bunun kadar önemli buluyor. Insanin nefsiyle mücadele etmesi manasinda kullanilan ‘büyük cihad’ kavramini izah eden Scott Alexander da, Gülen’in, Nursi’ye nazaran ‘insan’dan çok ‘toplum’a vurgu yaptigini kaydetti. Alexander, kültürel sinirlari zorlayarak çarpraz geçisler yapanlari ‘kültürlerarasi mücahid’ olarak tanimladi. Son dönemlerin en büyük ‘kültürlerarasi mücahidleri’ olarak da Gandi, Cathy Kelly, Papa 2. Jean Paul ve Fethullah Gülen’i siraladi. Asma Afsuriddin ise sufizimdeki sabir ve tevazu kavramlari üzerinde tahliller yapti.

‘Gülen Hareketi ve Dinlerarasi Diyalog’ baslikli panele ise Milli Egitim eski bakanlarindan Mehmet Saglam, Elmhurst College’dan Azam Nizamuddin, Elmhurst College’dan Paul Parker ve John Carroll Üniversitesi’nden Zeki Saritoprak tebligci olarak katildi. Panelin oturum baskanligini Massachussets Institute of Technology Prof. Nelson Kiang yapti.

Gülen’in tesvikleriyle yurtiçi ve yurtdisinda okullar açanlari ‘egitim kahramanlari’ olarak nitelendiren Prof. Mehmet Saglam, “Onlari tebrik ediyorum. Gerçekten akla hayale sigmayacak bir sey yapiyorlar. Keske genç olsaydim da onlar her ne yapiyorsa ben de yapsaydim.” dedi. Amerikan Müslüman cemaatinin önemli entelektüellerinden Azam Nizamuddin ise Gülen hareketinin din, kültür ve tarih arastirmalarinda simdiye kadar ‘çok ihmal edilmis’ bir konu oldugunu belirtti. Nizamuddin, bunu kismen akademide Islam’in bir din ve maneviyattan çok, ‘siyasi ideoloji’ seklinde ele alinmasina bagliyor. Ikinci sebep olarak da Gülen’i tek bir baslik altina sokarak kategorize etmenin zorluguna isaret ediyor: Gülen’de sufilerde bulunan ve bulunmayan özellikler var. Mesela seyh degil. Ayni sekilde, tipik bir Islam alimi sinifina da girmiyor. Gülen’in ‘dünya dinlerinin Islamî açidan teolojisini’ yaptigini belirten Nizamuddin, Amerika’da sik sik “Mutedil Müslümanlar nerede?” sorusunun soruldugunu hatirlatararak, “Iste buradalar.” cevabini verdi. Paul Parker, ‘izdirap çekme’yi dinlerarasi diyalogun ayrilmaz bir parçasi gördügünü anlatti. Gülen’in kendi hayatinin diyalogun kolay olmadigini gösterdigini ifade eden Parker, ABD’li sivil toplum lideri ve din adamini Martin Luther King’in de benzer sikintilar çektigini hatirlatarak, “Her ikisi de iyi olmanin bedelini ödediler” seklinde konustu. Yurtdisinda okullar açilmasina iliskin olarak ise “Bu, dünya çocuklariyla bir dayanisma degil de nedir?” yorumunu yapti.

Zeki Saritoprak, dinlerarasi diyalogun Kur’an’daki temellerine ve Türk-Islam gelenegindeki yerine isaret ettigi sunumunda, “Gülen, erken Islam tarihinde getirilmis mesaji tamamliyor.” dedi. Nelson Kiang, Gülen’in düsüncelerinin okullarda basariyla pratige döküldügünü belirterek, Massachussets Institute of Technology (MIT) kökenli bir bilim adami olarak, söz konusu Türk okullarindaki fen egitimini ‘mükemmel’ buldugunu, din ile bilimin birbiriyle çelismedigini kaydetti. Okullarda etnik ve dinsel ayrimcilik yapilmadigini ve disiplin problemlerinin yasanmadigini da ifade eden Nelson, “Amerikan egitim sisteminin bu okullardan ögrenecegi çok var.” seklinde konustu.

Sempozyum etkinlikleri çerçevesinde Chicago Üniversitesi’nin kidemli profesörü Martin Marty Lutheren, Ilahiyat Fakültesi’nde ‘Yeni Binyilda Dinlerarasi Diyaloga Dogru’ konulu bir konferans verdi. Oturum baskani Türk Amerikan Iliskiler Konseyi’nden (CAIR) Ahmed Rehab idi.

Chicago Üniversite Kulübü’nün kütüphanesinde yapilan kapanis resepsiyonuna da Chicago’nun önde gelen aydinlari ve din adamlari katildi. Can Yesilada, Prof. Dogu Ergil, gazeteci Cengiz Çandar, Yunan Ortodoks Kilisesi Chicago temsilcisi Dimitri Kantzavelos, Bulliet Ünversitesi’nden Mary Ann Fedea, Prof. Nelson Kiang, London School of Economics’ten Prof. Eileen Barker sempozyumla ilgili degerlendirmeler yapti. Konusmacilarin çogu dinlerarasi diyalogun öneminden, Niagara Vakfi’nin ve Gülen hareketinin buna katkilarindan bahsederek sempozyumu genelde basarili bulduklarini ifade ettiler. Gazeteci Çandar, Gülen’in ve sevenlerinin Amerika’da yaptiklarindan Türkiyeli bir hemsehrisi olarak gurur duydugunu söyledi. Prof. Marty, 11 Eylül’den sonra saldiridan münezzeh olmadigini anlayan Amerika’da dinlerarasi diyalogun hiç olmadigi kadar aciliyet kesbettigini belirterek, “Artik ya birbirimizi anlayacagiz ya da ölecegiz, baska çaremiz yok.” dedi.

13.11.2005 Ali H. Aslan Chicago

Copyright © 2005, Zaman Online